ANKARA – CHP Sözcüsü Faik Öztrak partisinin yeni Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının akabinde açıklama yaptı.
Adaletsiz bir seçim sürecinden geçildiğini söz eden Öztrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kampanya sürecinde palavra söylediğini belirterek, “Neresinden baksanız sakatlanmış, neresinden baksanız kirletilmiş, siyaseten de, ahlaken de yasal olmayan bir seçim yaşandı. Vatandaşına palavra söyleyen bir kişi bu ülkeyi sağlıklı bir formda yönetemez” dedi.
‘KONGRELER SÜRECİNİN BAŞLATILMAINA KARAR VERDİK’
Kongre sürecinin başlatılma kararı aldıklarını söz eden Öztrak, “Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonraki 8. Gün değil, lokal seçim sürecinin 8. günüdür” dedi ve kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Son seçimden bu yana geçen müddette; hem geçen seçimle ilgili özeleştirilerimize devam ediyor. Hem de yaklaşan lokal seçime hazırlıklarımızı başlatıyoruz. Bu çerçevede, Parti Meclisi toplantımızda yapılan değerlendirmeler ışığında, kongreler sürecinin bugün başlatılmasına ve
mevzuattaki minimum mühletler dikkate alınarak süratle tamamlanmasına karar verdik. Ayrıyeten tüzüğümüzün birtakım hususlarında değişiklik yapılmasına dönük, örgütümüzün taleplerini dikkate alacak bir komitenin kurulmasına da karar verdik. Örgütlerimizin yenilenerek, tazelenerek, birlik ve beraberliğimize sahip çıkarak, kırmadan, dökmeden, güçlenerek, partimize yerel yönetim seçimlerinde büyük bir muvaffakiyet yaşatması için, gereken her türlü çabayı göstereceğiz.”
‘BU REZALETİN HESABI KİMDEN SORULACAK?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “dışarıdan para bulsun diye” Mehmet Şimşek’i tekrar vazifeye getirdiğini tabir eden Öztrak, “Erdoğan’ın suçlamalarının. muhataplarından biri olan yeni Hazine ve Maliye Bakanı, göreve başlarken, ‘Türkiye’nin rasyonel bir yere dönmekten öbür bir seçeneği kalmadığını’ söyledi. Yani parayı bulmasının koşulunun, Sarayın uyguladığı ‘akıl dışı’ siyasetlerden vazgeçmesi olduğunu söz etti” dedi ve kelamlarının şöyle sürdürdü:
“Yeni Bakan bu sözlerle Saray’ın “Faiz sebep, enflasyon netice” halinde özetlenebilecek safsatasının, ve ucube Türkiye Modelinin, ‘Akıl dışı’ , ‘Aklın kurallarına dayanmayan’, ‘Ölçüsüz ve hesapsız’ olduğunu ilan etti. ‘Epistemolojik kopuştan kopacaklarını’ söylemiş oldu.
Şimdi Erdoğan’a sormak gerek; milleti hayat pahalılığı ile işsizlik ortasında ezen, milletin 418 milyar dolarını yandaşlarına peşkeş çeken, Merkez Bankasının döviz kasasına 80 milyar dolar açık verdiren, akıl dışı safsataların, irrasyonel siyasetlerin sahibi olarak millete ne diyeceksiniz? Sayın Bakana da sorulması gereken soru şu; bu rezaletin hesabı kimden sorulacak?”
CHP Sözcüsü Öztrak’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu formda sıralandı:
ATALAY TEPKİSİ: Seçilmek için domuz bağcılarla ittifak kuran hükümet, bugüne kadar yaptıklarıyla, ekonomiyi de domuz bağıyla bağladı. Ekonomimiz boğulmak üzere. Artık bu işi önemli faturalar ödemeden temizlemek maalesef mümkün değil. Yeni iktisat idaresi, birinci Merkez Bankası toplantısında vereceği faiz kararıyla sınanacak. Yeni idare neyi ne kadar yapabilecek, Yerel yönetim seçimleri öncesinde, saray neye, ne kadar sabredecek, ne kadarına razı olacak, bunu daima birlikte göreceğiz. Fakat şunu biliyoruz; Katranı kaynatmakla da şeker olmuyor. Yakın vakitte ‘laf dinlemediği için’ misyondan alınan Merkez Bankası Başkan’ları, rasyonel siyasetler uygulamaya çalıştığı için vazifeden affını istemek zorunda kalan Hazine ve Maliye Bakanları düşünüldüğünde, önümüzdeki devir, maalesef umut vadetmiyor. Tabi yalnızca iktisatta değil, seçimin akabinde siyasette, hukuk devletinde ve içtimai hayatta yaşananlar da önümüzdeki devrin çok kolay olmayacağını gösteriyor. Türkiye Personel Partisi’nin seçilmiş Milletvekili Can Atalay hala tahliye edilmedi. Seçilmiş bir milletvekili bugün hukuksuzca, hakkında kesin karar olmadan mahpusta tutuluyor. Genel Liderimizin da belirttiği üzere bu, yalnızca Can Atalay’ı değil, ona oy veren tüm insanları tutuklamak manasına gelir ve buradan sarayı da, sarayın yargıçlarını de uyarıyoruz: Bu topluma daha fazla ziyan vermeyin, adaletteki erozyonu durdurun. Milletin vekil seçtiği Can Atalay’ı, milletin iradesini derhal hür bırakın.
KURUMLARIN ULUSALLIĞINA GÖLGE DÜŞÜRÜYOR: Yeni kurulan Hükümet, Erdoğan’ın ve partisinin, bugüne kadar anlattıkları vesayetten ve darbelerden kurtulma kıssalarına, hiç uymuyor. ‘Askeri vesayet’ diye bar bar bağıran, askeri bürokrasi üzerinden, kendine mağduriyet kıssaları devşiren Saray, artık tam bir vesayet tertibi manzarası veren, uygulamaları hayata geçiriyor. Darbeyi eniştesinden öğrenen Erdoğan, ‘sır küpüm’ dediği devrin Ulusal İstihbarat Teşkilatı Başkanı’nı Dışişleri Bakan’ı atıyor. Yetmiyor, Ulusal Savunma Bakanlığına da, ikinci sefer bir Genel Kurmay Başkanı’nı atıyor. Genel Kurmay Başkan’larının sivil hükümetlerde, Ulusal Savunma Bakan’ı olmasını yordam haline getiriyor. Bu nasıl bir sivilleşme anlamak mümkün değil. Bu yapılanlar, orduyu ve İstihbarat Teşkilatı’nı siyasetin bir ögesi haline getiriyor. Kurumların ulusallığına gölge düşürüyor.
GÖZÜM UYGULAMALARDA OLACAK: Bu yeni periyotta Erdoğan’ın seçilmesinden en memnun olanlar listesinin birinci sırasında üç beş maaşlı saray şürekası, faiz lobileri ve dolar baronları yer alıyorsa, ikinci sırayı da elbet, Erdoğan’ın seçim boyunca taşlayarak üzerlerinden oy devşirdiği, yurt dışındaki ortakları alıyor. Türkiye’deki seçimin akabinde sarayın geri kabul mutabakatı imzaladığı ülkeler çok keyifli. Hükümetin Türkiye’yi Avrupa’ya geçmek isteyen sığınmacıları bünyesinde tutan, bir sığınmacı üssüne çevirmeye, gençlerinin işlerini sığınmacılara, kaçaklara peşkeş çekmeye devam edeceğini görüp, derin bir oh çektiler. Macaristan’ın popülist lideri, ‘Erdoğan’ın zaferi için yalnızca tezahürat etmedim, çok ve çok dua ettim. Erdoğan kazanmasa, bu, Avrupa’ya bir anda iki ila üç milyon mültecinin akın etmesi manasına gelirdi’ diye açıklama bile yaptı. Bu Erdoğan’ın milletimize değil kimlere çalıştığının açık itirafı… Tekrar Seçimin akabinde NATO da İsveç’in üyeliği için harekete geçti. Seçimde evvel söylenen laflar, kesilen raconlar unutuldu, Erdoğan seçimden sonra, ‘Terörle uğraş, istenen isimlerin iadesi’ falan demeden İsveç’in üyeliği için NATO Genel Genel Sekreteri ile yine masaya oturdu. Seçim için yapılan ‘Küffara karşı ümmetin lideri’ makyajları, seçimden sonra Erdoğan’ın yüzünden çok çabuk aktı. Sarayın iplerini tutanlar, muhakkak ki çabucak örtülü takviyelerinin diyetini istemeye başladı. Biz boşuna demiyoruz ‘Bu Hükümet el iyisidir’ diye. Yabancıların istediği ne varsa bir bir hayata geçerken, ülkemizin geleceği giderek karanlığa gömülüyor. Sarayın vakıflar üzerinden inşa ettiği yapılar giderek devletleşiyor. Erdoğan’ın oğlunun idaresinde olduğu bir vakfa İstanbul’da 237 devlet okulunun yaz boyunca dini eğitimler düzenlemesi için tahsis edildiği tez ediliyor. Bu çerçevede, yeni atanan Ulusal Eğitim Bakanı’nın geçmişte, karma eğitime karşı ve Ulusal Eğitim Temel Kanunu’na alışılmamış açıklamalarını da unutmuş değiliz. Gözümüz, bu Bakan’ın uygulamalarının üstünde olacak. Ülkenin neresinden tutsanız, elinize saraya ailesinin denetimindeki vakıflar geliyor.
ZAMAN ARTIK AYAĞA KALKIP 9 AY SONRAKİ SEÇİMLER İÇİN UĞRAŞA ATILMA VAKTİDİR: Hiç unutmayalım bu ülkede her iki seçmenden biri, muhalefeti, yani bizi destekledi. Bu takviyesi Erdoğan’ın teşebbüslerine karşın bir ortada tutmak bizim boynumuzun borcudur. Bu, sarayın denetlenmesi ve dengelenmesi, hükümetin sorumsuzluklarının, millet ismine denetimi açısından kıymetli bir kazanımdır. 14-28 Mayıs seçimlerinde muhalefetin birleşen gücü, bir çığ üzere artarak algı yönetmekten diğer bir şey bilmeyen milleti yokluğa ve açlığa mahkûm eden bu hükümeti bugün değilse yarın sandık yoluyla meskenine gönderecektir. Vakit artık ayağa kalkıp, üstümüzü silkeleyip, eksiklerimizi giderip bundan 9 ay sonraki seçimler için uğraşa atılma vaktidir. Vakit, ülkenin aydınlık geleceğine inanların safları sıklaştırması vaktidir. Unutmayın, gecenin en karanlık anı, tıpkı vakitte sabaha en yakın olduğumuz andır.
ÖZTRAK: BİZİ ÖBÜR PARTİLERLE KARIŞTIRMAYIN
CHP’li Öztrak, “Kılıçdaroğlu istifa etmeyi düşünüyor mu?” sorusuna, “CHP bir çadır partisi değildir. Dünyada eşine az rastlanır bir maziye sahip asırlık partidir. Bu partide kimse tek başına aklıma estiği üzere karar alamaz. Bizi öbür partilerle karıştırmayın” cevabını verirken, Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu görüşmesine dair ise öteki alanlarda yetkili isimlerle de görüşmeler yapıldığını söz etti.
Kongre tarihine dair Öztrak, “Yasal minimum mühletler dikkate alınarak bu takvimi en süratli tamamlayacağız” sözlerini kullandı.
“CHP olarak özeleştiriniz nedir” sorusuna karşılık ise Öztrak, “Özeleştiri ve tespitler süreci devam ediyor. Bunu önümüzdeki periyotta daha ayrıntılı bir açıklama imkanımızı bulacağımızı düşünüyorum” diye konuştu.